Neden Terapiye Gitmeliyim

Psikoterapideki ilişki biçimi ve etkileşim diğer kişilerarası ilişkilere çok benzer. Aradaki en önemli farklılık etkileşimin terapist tarafından yapılandırılmış olması ve bir amacının olmasıdır. Her iki tarafta niçin bir arada olduklarının etkileşimlerinin kurallarının ve amaçlarının neler olduğunun farkındadır. Terapi ilişkisi gelişigüzel ve rastlantısal değildir. İki kişi bir kişinin yaşamındaki sorunlara odaklanmıştır.
▪️Arkadaş sohbetinde olduğu gibi sorunlar karşılıklı dile getirilip paylaşılmaz. Terapistin özel yaşamı ya da sorunları gündeme gelmez.
▪️Arkadaşla yapılan sohbetlerde sırlarınızın etrafa dağılması riski vardır. Psikoterapide ise gizlilik esastır. Konuşulanlar terapist hasta arasında kalır.
▪️Arkadaşlarımız, akrabalarımız eşimiz dostumuz bizimle ilgili konularda objektif olamazlar. Yaşam kalitemizle birebir bağlantılı olan kişiler söz konusu olduğunda hiç birimiz objektif olamayız. Bu nedenle terapistler yüzlerce kişiyi iyileştirseler de kendi yakınlarına faydalı olamazlar. Yani sevdiklerimizle konuşmak dertleşmek bizi rahatlatsa da onların bizim sorunlarımıza tarafsız bakamayacağı yapılan konuşmaların sohbet etmekten öteye gidemeyeceği hatta duygular fazlaca işin içine karıştığında yanlış yönlendirmelerin olabileceğini bilmek gerekir.

Psikoterapi çeşitli zihinsel hastalıklara ve duygusal zorluklara sahip insanlara yardım etmenin bir yoludur. Psikoterapi, rahatsız edici semptomları ortadan kaldırmaya veya kontrol etmeye yardımcı olabilir ve ilaç tedavisinin yanında iyileşmeye yardımcı olur. Psikoterapinin yardımcı olduğu sorunlar arasında günlük yaşamla başa çıkmada meydana gelen zorluklar; travmanın, tıbbi hastalığın veya kaybın ortaya çıkardığı durumlar( sevilen birinin ölümü; depresyon veya anksiyete gibi spesifik zihinsel bozukluklar).

İnsanlar yaşadığı problemleri çözememeye başladığında ve kişinin üzerindeki olumsuz etki haftalarca ve aylarca azalmadan devam ediyorsa, profesyonel bir yardım alınması doğru bir çözüm yolu olacaktır. Psikolojik olarak kötü bir dönem geçiriyorsanız, büyük ihtimalle içinde bulunduğunuz ruh hali artık sizi rahatsız ediyordur, kişiler arası ilişkileriniz bozulmaya başlamıştır, okula gidiyorsanız ya da çalışıyorsanız performansınız düşüyor ve motivasyonunuz azalıyordur, günlük basit aktiviteleri bile yapmaktan zorlanıp, hayatta yapmaktan zevk aldığınız eylemlerden bile tat alamaz hale gelmiş bile olabilirsiniz. Böyle bir durum halinde olan kişi, problemlerini çözme yolunda sağlıklı adımları düşünemez hale gelecektir.

Psikoloğa gittiğinizde, probleminizin sizin üzerine etkisine göre kısa veya uzun bir dönem terapi alacak olabilirsiniz. Aldığınız terapi süresince, çeşitli nedenlerle görüşmelere katılmak istemiyor olabileceğiniz ya da terapiyi bırakmak isteyeceğiniz dönemlere rastlanabilir. Bu duruma “direnç” denir.

Terapi süreci, ne kadar acı verirse versin ya da problemlerinizin kökeniyle yüzleşmek ne kadar güç olursa olsun, yaşayacağınız farkındalıklar problemlerinizi çözme yolunda en büyük adımlar olacaktır. Problemlerinizi çözmeniz, karşılaşacağınız diğer problemlerinizin çözümünde de size fayda sağlayacaktır.

Psikoterapinin ne kadar sürdüğü, çeşitli faktörlere bağlıdır. Problem ya da bozukluğun türü, hastanın özellikleri ve geçmişi, hastanın hedefleri, hastanın psikoterapi dışındaki yaşamında neler olup bittiği ve hastanın ne kadar hızlı ilerleme gösterdiği vb. faktörler psikoterapi sürecini değiştirebilmektedir. Bazı insanlar sadece tek bir psikoterapi seansından sonra rahatlama hissedebilirler ve bir psikologla görüşmek yeni bir bakış açısı kazandırabilir, durumları farklı şekilde görmelerine yardımcı olabilir ve bireyde kalıcı rahatlama sağlayabilir.

Psikolog ne yapmaz
.
Danışanın bilgi ve onayı olmadan, terapide konuşulan, paylaşılan bilgileri üçüncü şahıslara aktarmaz, katıldığı sosyal ortamlarda bu konulardan bahsetmez.
Danışanını hiçbir konuda yargılamaz, ayıplamaz ve eleştirmez.
Terapide kişiyi bir şeyler yapmaya ya da bir fikri kabul etmeye zorlamaz.
Akıl vermez; danışanı, kendi doğrularına göre yönlendirmez.
Eşcinsellik ve transeksüelliği hastalık olarak kabul etmez; insanların cinsel yönelimlerini ya da yaşam biçimlerini değiştirmek için kişileri yönlendirmez, baskı yapmaz.
İlaç yazmaz, ilaç önermez.
Tanıdığı kişilere terapi yapmaz.
Terapi yaptığı kişilerle seanslar dışında görüşmez, arkadaşlık etmez.
Danışanıyla olan ilişkisinden, başka ortamlarda faydalanmaz.
Mesleki bilgi ve yetkilerini suistimal etmez, bunları başka ortamlarda prim yapmak için kullanmaz.
İnsanlar arasında hiçbir şekilde (ırk, cinsiyet, din, sosyo-ekonomik düzey..) ayrım yapmaz.

Psikolog; ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀

⠀ ▪️İnsanlarda ve hayvanlarda görülen normal dışı hareketleri ve duyguları, süreçlerini ele alarak inceler.
▪️Ele alınan davranışların oluşturduğu sonuçları fiziki olarak inceler ve bunların nedenlerini araştırır.
▪️Davranışların normal dışı olduğunu teşhis ettikten sonra ise bu davranışların normalleştirmenin yollarını ve çözüm yöntemlerini bilimsel olarak araştırır ve bu konuda çalışmalar ortaya koyar.
▪️Her birey onun için özel bir vakadır ve her birey kendi içinde, kendine öz bir yöntem ile değerlendirilir.
▪️Bir psikolog hastaları ile doktor titizliğinde ilgilenir ve danışanlarının da hastalarının da bilgilerinin tamamı gizli tutulur.

 PSİKOTERAPİNİN ÖZELLİKLERİ

Terapi Seansları

Terapinin hedeflerini ve ne sıklıkta ne kadar görüşüleceğini hasta ve terapist birlikte planlar. Çoğu seans haftada 1 kez yapılır ve 45 dakika sürer. Psikoterapi acil durumlara yönelik kısa dönemli olabileceği gibi daha karmaşık, çoktandır devam eden sorunlara dönük uzun dönemli de planlanabilir. Bireysel, aile, çift ve grup terapileri şeklinde gerçekleştirilebilir. Psikoterapi hayatın her dönemi için yetişkinler, çocuklar ve ergenler için profesyonel bir destek ve tedavi yoludur.

Gizlilik (Mahremiyet) ilkesi,

Hastanın izni olmadan hastanın durumunu, anlattıklarını başka şahıslarla paylaşmamak psikoterapinin en temel ilkesidir. Normal şartlarda terapi ilişkisi özgün, içten ve profesyonel bir ilişki olarak planlanır. Terapi ilişkisinin bu niteliklerini bozacak sosyalleşmeler, samimi ve fiziksel yakınlıklar, çıkar ilişkileri psikoterapinin temel değerleriyle uyuşmaz.

İlaç mı Psikoterapi mi?

İnsanların zihninde ilaçla mı terapiyle mi iyileşecekleri konusunda bir karmaşa olabilir. Birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisinde ilaç tedavisi ve psikoterapinin birleşimi tek başına kullanılmalarından çok daha iyi sonuç verir. Bu, hastanın terapistine danışarak alacağı ortak bir karardır.

Psikoterapi Çeşitleri

Psikiyatristler, uzman psikologlar ve diğer ruh sağlığı çalışanları birçok farklı terapi çeşidi kullanabilirler. Hangi terapi modelinin kullanılacağı hastanın rahatsızlığına durumuna ve tercihine göre belirlenir.
En sık kullanılan terapi çeşitleri:

  • Bilişsel- Davranışçı Terapi:Kişilerin kendilerine zarar veren düşünce kalıplarını ve davranış şekillerini fark edip değiştirmelerine yardımcı olur. İşlevsel olmayan bu düşünce ve davranışları doğru düşüncelerle ve işe yarar davranışlarla değiştirir. Yeni öğrenilen beceriler gerçek hayatta pratik yapılır.
    • Kişilerarası Psikoterapi:Yaşanılmamış yas, sosyal veya iş rollerinde değişiklik, önemli kişilerle yaşanan anlaşmazlıklar, insanlarla ilişkide zorluk gibi altta yatan kişilerarası problemlerin anlaşılmasına ve çözüm yolları geliştirilmesine yardımcı olur.
    • Psikodinamik Terapi: Bu yaklaşıma göre kişinin iyilik hali ve davranışları çocukluk ilişkilerinden, tecrübelerinden, psikolojik çelişkilerinden ve bilinçaltında duran uygunsuz tekrarlayıcı düşünce ve duygulardan etkilenir. Hastanın terapist ile olan ilişkisi kullanılarak kişinin kendini daha iyi anlaması ve eski davranış şekillerini değiştirmesi amaçlanır.
    • Psikoanalitik Yaklaşım: Psikodinamik yaklaşımın daha yoğun uygulanan şeklidir. Seanslar haftada 3 kez veya daha fazla olabilir. Psikanaliz ruhsal çözümleme anlamına gelir. Günümüz şartlarında sosyal ve ekonomik gerçekler psikanalizin rahatsızlıkların tedavisinde uygulanabilir bir terapi yöntemi olması için engel oluşturmaktadır.

Bir cevap yazın